Sivil toplum kuruluşlarının (STK) önemli bir bölümü temsil ettiklerini söyledikleri kişilere zarar veriyor, toplumun sivil toplum kuruluşlarına güven duyup destek olmasını engelliyor.
Özellikle Engellilik alanında çalışmak İçin kurulduğu söylenen sivil toplum kuruluşları özelinde konuya genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Türkiye dünyada en çok engelli derneği, en çok engelli federasyonu, 4 tane engelliler konfederasyonu ve onlarca engelliler vakfı olan tek ülkedir. Sadece İstanbul da 280 civarında engellilik alanında çalıştığını söyleyen sivil toplum kuruluşu vardır. Bir ilçede dahi birkaç engelli derneği vardır.
Kötü niyetli kişilerin engellileri kullanarak para toplamak için ve siyasi beklenti için kurduğu derneklerin ve vakıfların faaliyetleri toplum tarafından artık sivil toplum kuruluşlarına olan inancı sarsmış ve olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır.
Toplumun engelliler için kurulduğunu söyleyen vakıflara ve STK’lara güveni kalmamıştır.
Vakıf; var olan nakdi menkul ya da gayrimenkulün bir amaç için vakfedilmesi ile kurulur. Vakıf vakfedilen paranın ya da mülkün doğru işletilip yönetilmesi ve elde edilen gelirin kuruluş amacı doğrultusunda hizmete dönüştürülmesini sağlayan sivil toplum kuruluşudur. Ülkemizde ise vakıfların çoğunluğu içi boş olarak kurulup para toplamak amacını taşımaktadır. Toplanan paralar ise birkaç vakıf yöneticisinin giderlerini karşılamakta ya da yılda bir kez organizasyon yapılarak daha çok para toplama amacına hizmet etmektedir.
STK’ların amacı para toplamak, yönetici ve çalışanlarına maaş sağlamak, siyasi menfaat sağlamak ol ma ma lıdır.
STK temsil ettiği kişilerin sorunlarını çözmek, yasal haklarını korumak ve hayata eşit, adil ve bağımsız katılımlarını sağlamak için çalışmalıdır.
• STK’lar tarafından Engelliler için diyerek sürekli yardım toplanması Engellilerin zavallı yardıma muhtaç insan olarak görülmesine yol açmakta, engelli birey toplum içinde saygın yaşam hakkı olan birey olmak isterken toplumu oluşturanların “yardım ettim evinde otursun” düşüncesine sebep olmaktadır.
• Belediyelerden dernekler için yer veya yardım alan dernekler engelliler için hak savunuculuğu yapa ma mak ta, belediye uygulamak zorunda olduğu engelsiz erişilebilir mimari düzenlemeleri yapmamakta ve sosyal hizmetleri doğru uygulama maktadır.
• Belediye bazı derneklere verdiği desteği sus payı olarak görmekte, desteklediği dernek ile birlikte engellileri toplumun engelli olmayan kesimine hoş görünmek için kullanmaktadır.
• Siyasi partilerde ve belediyelerde engellileri temsil ettiğini söyleyen engelli veya engeli olmayan kişilerin, koltuklarını korumak veya öz güven yetersizliği nedeniyle arka planda kalmamak için yeni fikirlerin öne çıkmasını engellemeleri, başkan ve yöneticilere sorun yok telkininde bulunmaları, engellilerin sorunlarının çözümünde ki önemli engellerden biridir.
• STK başkanlarının görev sürelerinde siyasette aday olmaları önlenmelidir. Başkanlıktan ayrıldıktan en az 2 yıl sonra siyasi partilerde aday olabilmelidirler.
• Engelliler yararına YALANI ile gazete, dergi, kalem, defter satan, tiyatro bileti satan kişilerin faaliyetleri derhal durdurulmalıdır.
• Dernekler kanununda acilen düzenleme yapılarak, derneklere iktisadi işletme kurma, dergi, gazete ve benzeri satış faaliyetleri ile yardım kampanyası yapabilmek için en az 3 yıl faaliyet göstermeleri şartı getirilmelidir.
• Derneklerin 7 kişi ile değil en az 50 kurucu üye ile kurulması zorunluluğu getirilmeli, federasyon ve konfederasyon olabilme şartları yeniden düzenlenmelidir.
• STK’nın hizmetlerinden yararlanmak için aidat ödeme zorunluluğu kaldırılmalıdır. Engelli üyelerden aidat alınması önlenmelidir.
• Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ayni vilayette aynı amaca hizmet edeceğini söyleyen kişilerin yeni STK kurma talepleri geri çevrilmeli, mevcut derneklere üye olup çalışarak yönetime seçilmeleri teşvik edilmelidir.
• Başkanlık makamı elde etmek için mevcut STK’dan ayrılıp yeni STK kurmak isteyen kişilere izin verilmemesi STK’ların parçalanmadan güçlü kalabilmesini sağlayacaktır.
Daha güçlü ve doğru çalışan STK’lar için dernekler kanununda belirttiğim öneriler doğrultusunda yeniden düzenleme yapılması sivil toplum kuruluşlarının gelişmesine, güçlenmesine katkı sağlayacak, suistimalleri de önlenecektir.
Bu bilgiler doğrultusunda resmî kurumlar, Belediyeler, özel sektör hangi sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmalı sorusuna önerim şöyledir;
– En az 5 yıldır faaliyette olan,
– En az 100 üyesi olan,
– Aktif iletişimi, güncel internet sitesi olan ve kurumsal e-posta adresleri olan,
– Çalışma ve savunuculuk yaptığı alanda her yıl 5 eğitim konferansı, davalara müdahillik, farkındalık çalışması gibi faaliyetlerinin olması,
– Sadece para toplayıp yardım yaptığını söyleyen dernekler savunucu olmadıkları için temsil ettikleri dezavantajlı kesimin sorunlarının çözümüne değil sürmesine sebep olmaları nedeniyle dikkat edilmelidir,
– Seçimle göreve gelen yönetim kurulu üyelerinin tamamının aktif olarak görev yapıp yapmadığı da kontrol edilmelidir.
– Sivil toplum kuruluşunun hesaplarının halka açık olmasına, etkinlikler ve benzeri çalışmalarda toplanan yardımların doğru şekilde kullanıldığına dikkat edilmelidir,
– Toplanan yardımların etkinlik organizasyon gideri, maaşlar, genel giderler gibi konulara harcandığını beyan eden, yardımın en az %70 (Yüzde yetmişinin) gerçek amaç doğrultusunda bireye faydalı hale getirmeyen sivil toplum kuruluşları ile çalışılmamalıdır.
İki çeşit sivil toplum kuruluşu öne çıkmaktadır.
Birinci kısımda olanların; bireyi muhtaç et, yardım et, oyunu al, topluma acındır para topla kişisel amaçlar için kullan zihniyetinde olduklarını da biliyoruz. İhtiyaçlar sosyal devlet tarafından karşılanmalıdır. Yardımlarla verilenleri de büyük oranda bireye uygun olmasa da karşılamaktadır.
İkinci kısımda olanlar; hak temelli savunuculuk ve toplumsal yaşama adil katılım için farkındalık çalışmaları yapanlardır. Yardım toplayarak sorunların çözülmesinin mümkün olmayacağı bildiğimiz için sorunlarının tamamen çözümü için hak temelli yaklaşım ve savunuculuk alanında faaliyetleri olan sivil toplum kuruluşları ile çalışmak doğru olandır.
Bu kalifikasyona sahip sivil toplum kuruluşlarına akreditasyon sağlanmalıdır.
Bu sistem sivil toplum kuruluşlarının kalitesini arttıracak toplumun ve kuruluşlarında hangi sivil toplum kuruluşu ile çalışalım sorusuna cevap olacaktır.
Adem KUYUMCU